Dünya ekonomilerinde yükselen eşitsizliklerin ve krizlerin temelinde sürdürülebilir olmayan üretim ve tüketim modelinin yer aldığı artık kabul edilen bir gerçekliktir. Bu noktada sürdürülebilir kalkınma; bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğini tehlikeye atmayan, sadece nicel bir büyümeyi değil çevre ve sosyal sürdürülebilirliği gözeten bir model olarak ülkelerce benimsenmeye başlanmıştır. Hiç kimseyi geride bırakmamak sloganıyla Birleşmiş Milletlerce deklare edilen 2030 yılı sürdürülebilir kalkınma amaçlarından ikisi; yetersiz beslenmeden sosyal dışlanma ve kararlara katılamamaya değin çeşitli şekillerde tezahür eden yoksulluğun sona erdirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıdır. Yoksulluğu deneyimleyen spesifik gruplardan birisi ise, toplumda bulunduğu dezavantajlı pozisyonuyla kadınlardır. Sürdürülebilir gelişmenin sağlanmasında, toplumun yarısını oluşturan kadın nüfusunun sahip olduğu bilgisini, emeğini, duyarlılığını ve yaratıcı gücünü yaşama aktarabilmesi için toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve kadın yoksulluğunun giderilmesi kritik önemdedir. Türkiye özelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı kadın yoksulluğunun sürdürülebilir kalkınma ekseninde incelendiği bu çalışmada; eğitime erişim, işgücüne katılım ve parlamentoda temsil oranları açısından değerlendirildiğinde kadınların yeterli düzeye ulaşamadığı sonucu elde edilmiştir. Bu kapsamda, sürdürülebilir kalkınma politikalarının daha yoğun bir şekilde uygulanmaya başladığı 1999 yılından günümüze toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve dolayısıyla kadın yoksulluğunun giderilmesi amacıyla atılacak adımların ekonomi ve kamu politikalarındaki düzenlemelerle daha üst bir boyuta taşınması gerektiği söylenebilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | November 26, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 23 Issue: 4 |